ELÇİLERİN İŞLERİ 26:2-32

ELÇİLERİN İŞLERİ 26:1-32 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)

Agrippa Pavlus'a, “Kendini savunabilirsin” dedi. Bunun üzerine Pavlus elini uzatarak savunmasına şöyle başladı: “Kral Agrippa! Yahudiler'in bana yönelttiği bütün suçlamalarla ilgili olarak savunmamı bugün senin önünde yapacağım için kendimi mutlu sayıyorum. Özellikle şuna seviniyorum ki, sen Yahudiler'in bütün törelerini ve sorunlarını yakından bilen birisin. Bu nedenle beni sabırla dinlemeni rica ediyorum. “Bütün Yahudiler, gerek başlangıçta kendi memleketimde, gerek Yeruşalim'de, gençliğimden beri nasıl yaşadığımı bilirler. Beni eskiden beri tanırlar ve isteseler, geçmişte dinimizin en titiz mezhebi olan Ferisiliğe bağlı yaşadığıma tanıklık edebilirler. Şimdi ise, Tanrı'nın atalarımıza olan vaadine umut bağladığım için burada bulunmakta ve yargılanmaktayım. Bu, on iki oymağımızın gece gündüz Tanrı'ya canla başla kulluk ederek erişmeyi umdukları vaattir. Ey kralım, Yahudiler'in bana yönelttikleri suçlamalar bu umutla ilgilidir. Sizler, Tanrı'nın ölüleri diriltmesini neden ‘inanılmaz’ görüyorsunuz? “Doğrusu ben de, Nasıralı İsa adına karşı elimden geleni yapmam gerektiği düşüncesindeydim. Ve Yeruşalim'de bunu yaptım. Başkâhinlerden aldığım yetkiyle kutsallardan birçoğunu hapse attırdım; ölüm cezasına çarptırıldıkları zaman oyumu onların aleyhinde kullandım. Bütün havraları dolaşıp sık sık onları cezalandırır, inandıklarına küfretmeye zorlardım. Öylesine kudurmuştum ki, onlara zulmetmek için bulundukları yabancı kentlere bile giderdim. “Bir keresinde başkâhinlerden aldığım yetki ve görevle Şam'a doğru yola çıkmıştım. Ey kralım, öğlende yolda giderken, gökten gelip benim ve yol arkadaşlarımın çevresini aydınlatan, güneşten daha parlak bir ışık gördüm. Hepimiz yere yıkılmıştık. Bir sesin bana İbrani dilinde seslendiğini duydum. ‘Saul, Saul, neden bana zulmediyorsun?’ dedi. ‘Üvendireye karşı tepmekle kendine zarar veriyorsun.’ “Ben de, ‘Ey Efendim, sen kimsin?’ dedim. “ ‘Ben senin zulmettiğin İsa'yım’ diye yanıt verdi Rab. ‘Haydi, ayağa kalk. Seni hizmetimde görevlendirmek için sana göründüm. Hem gördüklerine, hem de kendimle ilgili sana göstereceklerime tanıklık edeceksin. Seni kendi halkının ve öteki ulusların elinden kurtaracağım. Seni, ulusların gözlerini açmak ve onları karanlıktan ışığa, Şeytan'ın hükümranlığından Tanrı'ya döndürmek için gönderiyorum. Öyle ki, bana iman ederek günahlarının affına kavuşsunlar ve kutsal kılınanların arasında yer alsınlar.’ “Bunun için, ey Kral Agrippa, bu göksel görüme uymazlık etmedim. Önce Şam ve Yeruşalim halkını, sonra bütün Yahudiye bölgesini ve öteki ulusları, tövbe edip Tanrı'ya dönmeye ve bu tövbeye yaraşır işler yapmaya çağırdım. Yahudiler'in beni tapınakta yakalayıp öldürmeye kalkmalarının nedeni buydu. Ama bugüne dek Tanrı yardımcım oldu. Bu sayede burada duruyor, büyük küçük herkese tanıklık ediyorum. Benim söylediklerim, peygamberlerin ve Musa'nın önceden haber verdiği olaylardan başka bir şey değildir. Onlar, Mesih'in acı çekeceğini ve ölümden dirilenlerin ilki olarak gerek kendi halkına, gerek öteki uluslara ışığın doğuşunu ilan edeceğini bildirmişlerdi.” Pavlus bu şekilde savunmasını sürdürürken Festus yüksek sesle, “Pavlus, çıldırmışsın sen! Çok okumak seni delirtiyor!” dedi. Pavlus, “Sayın Festus” dedi, “Ben çıldırmış değilim. Gerçek ve akla uygun sözler söylüyorum. Kral bu konularda bilgili olduğu için kendisiyle çekinmeden konuşuyorum. Bu olaylardan hiçbirinin onun dikkatinden kaçmadığı kanısındayım. Çünkü bunlar ücra bir köşede yapılmış işler değildir. Kral Agrippa, sen peygamberlerin sözlerine inanıyor musun? İnandığını biliyorum.” Agrippa Pavlus'a şöyle dedi: “Bu kadar kısa bir sürede beni ikna edip Mesihçi mi yapacaksın?” “İster kısa ister uzun sürede olsun” dedi Pavlus, “Tanrı'dan dilerim ki yalnız sen değil, bugün beni dinleyen herkes, bu zincirler dışında benim gibi olsun!” Kral, vali, Berniki ve onlarla birlikte oturanlar kalkıp dışarı çıktıktan sonra aralarında şöyle konuştular: “Bu adamın, ölüm ya da hapis cezasını gerektiren bir şey yaptığı yok.” Agrippa da Festus'a, “Bu adam davasını Sezar'a iletmeseydi, serbest bırakılabilirdi” dedi.

ELÇİLERİN İŞLERİ 26:2-32 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)

Ey kıral Agrippa, Yahudiler tarafından itham edildiğim bütün şeyler hakkında bugün senin önünde müdafaamı yaptığım için kendimi mutlu sayarım. Bilhassa sen Yahudiler arasında olan bütün âdetleri ve meseleleri bilen bir zatsın; bunun için beni sabırla dinlemeni rica ederim. Başlangıçtan milletimin içinde ve Yeruşalimde geçmiş olan yaşayışımı gençliğimden beri bütün Yahudiler bilirler; eğer şehadet etmek isterlerse, öteden beri beni bilirler ki, dinimizin en sıkı fırkasına göre Ferisi olarak yaşadım. Şimdi Allah tarafından atalarımıza olan vade ümitten dolayı muhakeme olunmak üzre duruyorum; on iki sıptımız gece gündüz gayretle Allaha hizmet ederek o vade erişmeği umarlar. Bu ümitten dolayı, Yahudiler tarafından itham olunuyorum, ey kıral. Allahın ölüleri kıyam ettirmesi niçin sizce inanılmaz şey sayılıyor? Gerçi ben Nâsıralı İsa ismine karşı çok şeyler yapmak kendimce lâzım sanmıştım. Bunu da Yeruşalimde yaptım; ve başkâhinlerden salâhiyet alarak mukaddeslerden bir çoğunu zindanlara ben kapadım; ve öldürüldükleri zaman, onlara karşı rey verdim. Onlara çok kereler bütün havralarda ceza ederek, küfrettirmeğe zorlardım; ve onlara karşı aşırı kudurmuş olarak hattâ yabancı şehirlerde bile kendilerine eza ettim. Bu arada başkâhinler tarafından salâhiyet ve memuriyet ile Şama giderken, öğle vakti, ey kıral, yolda, gökten benim ve benimle gidenlerin çevresini nurlandıran güneş ışığından daha parlak bir nur gördüm. Ve biz hepimiz yere düşünce, bir sesin İbranî dilinde bana söylediğini işittim: Saul, Saul, niçin bana eza ediyorsun? Senin için üğendireye karşı tepmek güçtür. Ben de: Sen kimsin, ya Rab? dedim; ve Rab dedi: Ben eza ettiğin İsayım. Fakat kalk ve ayakta dur; çünkü hem gördüğün şeylerde, hem sana görüneceğim şeylerde seni hizmetçi ve şahit tayin etmek için sana göründüm. Kendilerine seni göndereceğim kavmdan ve Milletlerden kurtaracağım, ta ki, onların gözlerini açıp onları karanlıktan nura ve Şeytanın hâkimiyetinden Allaha döndüresin, ve bana olan iman ile günahların bağışlanmasına ve mukaddesler arasında mirasa nail olsunlar. Bunun için, ey kıral Agrippa, ben gökten gelen rüyete âsi olmadım; fakat önce Şamda olanlara, Yeruşalimde ve bütün Yahudiye diyarında olanlara, ve Milletlere de tövbe edip Allaha dönerek tövbeye lâyık işler yapmalarını bildirdim. Bundan dolayı Yahudiler beni mabette tutup öldürmeğe çalıştılar. İmdi Allahtan olan yardımı alarak peygamberlerin ve Musanın vaki olacağını söylediklerinden, yani, Mesihin elem çekmesi gerek olduğundan, ve önce ölülerden kıyam ile kavma ve Milletlere nuru ilân edeceğinden başka bir şey söylemiyerek, küçüğe büyüğe şehadet edip bugüne kadar durmaktayım. Ve böylece kendisini müdafaa ederken, Festus yüksek sesle dedi: Çıldırıyorsun, Pavlus; çok okumak seni çılgın ediyor. Fakat Pavlus dedi: Çıldırmıyorum, devletli Festus, ancak hakikat ve aklı selim sözleri söyliyorum. Kendisine cesaretle söylediğim kıral da bu şeyleri bilir. Çünkü kaniim ki, bunlardan biri kendisine gizli değildir; çünkü bu bir köşede yapılmamıştır. Kıral Agrippa, peygamberlere iman ediyor musun? İman ettiğini bilirim. Agrippa da Pavlusa dedi: Az ile Hıristiyan olmağa beni kandırıyorsun. Fakat Pavlus dedi: Az ile, çok ile, Allah vere idi de, yalnız sen değil, bugün beni dinliyenlerin hepsi, bu zincirler olmaksızın, benim gibi olaydılar! Kıral, vali, Berniki ve birlikte oturanlar kalktılar; ve çekildikleri zaman, birbirlerile konuşup dediler: Bu adam ölüme yahut zincire değer bir şey yapmıyor. Ve Agrippa Festusa dedi: Davasını Kaysere arzetmemiş olsaydı, bu adam bırakılabilirdi.

ELÇİLERİN İŞLERİ 26:2-32 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)

“Yahudiler'in beni suçladıkları konuların tümüne karşı bugün senin önünde savunmamı yapabileceğim için kendimi mutlu sayıyorum, Kral Agrippa! Özellikle sen tüm Yahudi törelerini ve sorunlarını bilen birisin. Bunun için beni sabırla dinlemeni dilerim. “Gençliğimden bu yana ulusum arasında ve Yeruşalim'de geçen yaşamımı Yahudiler'in tümü bilir. Tanıklıkta bulunmak isterlerse, öteden beri bilirler ki, kendi inancımızın en sadık mezhebine yaraşır biçimde, bir Ferisi olarak yaşadım. Şimdi Tanrı'nın atalarımıza verdiği söze umut bağladığım için yargılanmak üzere burada bulunuyorum. On iki oymağımızın gece gündüz içtenlikle tapınarak erişmeyi umduğu sözdür bu. Bu umuda bağlılığımdan ötürü Yahudiler'in suçlamasına uğruyorum, ey kral! Tanrı'nın ölüleri diriltmesi hepinizce neden olmayacak bir iş sayılıyor? “Ben kendim de Nasıralı İsa'nın adına karşı ne yapabiliyorsam yapmam gerektiğini sanmıştım. Nitekim Yeruşalim'de bunu yaptım: Başkâhinlerden almış olduğum yetkiyle, kutsalların birçoğunu cezaevine kapattım. Üstelik onların öldürülmesi gerekince oyumu da kullandım. Bütün sinagoglarda onları birçok kez cezaya çarptırdım; üstelik onları sövmeye zorladım. Öfkeden öylesine deliye dönmüştüm ki, saldırımı dış kentlere dek uzattım. “Bu amaçla başkâhinlerden aldığım yetki ve görevle Şam'a gidiyordum ki, ey kral, öğleyin yolda güneşten daha parlak bir ışığın gökten benim ve benimle birlikte gidenlerin çevresini sardığını gördüm. Hepimiz yere düştük. Bir sesin bana İbranice şöyle dediğini duydum: ‘Saul, Saul, neden bana eziyet veriyorsun? Üvendireyi tepmek senin için güç iştir.’ Ben, ‘Sen kimsin, ya Rab?’ dedim. Rab, ‘Ben senin eziyet verdiğin İsa'yım’ diye yanıt verdi, ‘Doğrul ve ayağa kalk. Sana görünmemin nedeni şu: Bende gördüğün ve sana göstereceğim konularda seni hizmet sunmaya ve tanıklıkta bulunmaya atadım. Seni kendilerine gönderdiğim halktan ve uluslardan kurtaracağım. Onların gözlerini açman, onları karanlıktan ışığa ve şeytanın egemenliğinden Tanrı'ya döndürmen için seni gönderiyorum. Öyle ki, günahların bağışlanmasına kavuşsunlar ve bana iman ederek kutsal kılınanlar arasında yer alsınlar.’ “İşte bunun içindir ki, ey Kral Agrippa, göksel görümü dinlemezlik edemedim. Ama önce Şam'da, sonra Yeruşalim'de, tüm Yahudiye ülkesinde ve uluslar arasında tövbe edip Tanrı'ya yönelmeleri, günahtan dönmüş bir yaşama yaraşır işler yapmaları gerektiğini bildirdim. “Bu yüzden Yahudiler beni tapınakta tutuklayıp öldürmek istediler. Ama Tanrı'dan gelen yardımla bugüne dek gerek alt gerek üst tabakadan kişilere tanıklıkta bulundum. Peygamberlerle Musa'nın gerçekleşeceğini bildirdikleri olayların dışında hiçbir şey söylemiyorum. Mesih'in acı çekmesi gerektiğini, ölülerden dirilen ilk kişi olarak halka ve uluslara ışık bildirisini yayacağını söylüyorum.” Pavlus bu biçimde savunmasını yaparken, Festus yüksek sesle onun sözünü kesip şöyle dedi: “Çıldırmışsın sen, Pavlus! Fazla bilgi yüzünden aklını oynatıyorsun.” Pavlus, “Aklımı oynatmış değilim, saygıdeğer Festus” dedi, “Tam tersine, gerçeğe ve sağduyuya dayanan sözler bildiriyorum. Önünde hiç çekinmeden konuştuğum kral da bunları iyi bilir. Çünkü bunlardan hiçbiri gözünden kaçmamıştır. Kanım budur. Çünkü bu işler kuytu bir köşede olmuş değildir. Peygamberlere inanır mısın, Kral Agrippa? İnandığını biliyorum.” Agrippa Pavlus'a, “Beni kısa sürede Mesih inanlısı yapacağını sanıyorsun” dedi. Pavlus yanıtladı: “Tanrı'dan dilerim, kısa ya da uzun süre içinde yalnız sen değil, bugün beni dinleyenlerin tümü şu bağları taşımaksızın benim durumumda bulunsaydınız.” Kral, vali, Berniki ve onlarla birlikte oturan herkes ayağa kalktı. Çekilip sorunu tartıştılar. “Bu adam ölümü ya da cezaevine kapatılmayı gerektirecek hiçbir şey yapmış değildir” dediler. Agrippa Festus'a, “Bu adam Sezar'a başvurmamış olsaydı, özgür bırakılabilirdi” dedi.