ELÇİLERİN İŞLERİ 4:32-37
ELÇİLERİN İŞLERİ 4:32-37 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)
İnananlar topluluğunun yüreği ve düşüncesi birdi. Hiç kimse sahip olduğu herhangi bir şey için “Bu benimdir” demiyor, her şeylerini ortak kabul ediyorlardı. Elçiler, Rab İsa'nın ölümden dirildiğine çok etkili bir biçimde tanıklık ediyorlardı. Tanrı'nın büyük lütfu hepsinin üzerindeydi. Aralarında yoksul olan yoktu. Çünkü toprak ya da ev sahibi olanlar bunları satar, sattıklarının bedelini getirip elçilerin buyruğuna verirlerdi; bu da herkese ihtiyacına göre dağıtılırdı. Örneğin, Kıbrıs doğumlu bir Levili olan ve elçilerin Barnaba, yani Cesaret Verici diye adlandırdıkları Yusuf, sahip olduğu bir tarlayı sattı, parasını getirip elçilerin buyruğuna verdi.
ELÇİLERİN İŞLERİ 4:32-37 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)
İman edenlerin cemaati tek yürek ve tek can idi; ve hiç biri kendisinin olan şeyler için: Benimdir, demiyordu; fakat her şey onlar için müşterekti. Ve resuller büyük kuvvetle Rab İsanın kıyamına şehadet ediyorlardı; ve hepsinin üzerinde büyük lûtuf vardı. Çünkü aralarında yoksul kimse yoktu; zira tarlaları yahut evleri olanların hepsi satıp, satılmış olan şeylerin bedellerini getirerek resullerin ayakları önüne koyuyorlardı; ve her birine ihtiyacına göre dağıtılıyordu. Resuller tarafından Barnabas (ki, tercüme olunursa, Teselli oğlu demektir) lâkabı ile anılan aslı Kıbrıslı Yusufun, Levili bir adamın, tarlası vardı; ve onu sattı, ve parayı getirip resullerin ayakları önüne koydu.
ELÇİLERİN İŞLERİ 4:32-37 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)
İman eden topluluğun yüreği ve düşüncesi birdi. İçlerinden hiçbiri sahip olduğu şeylere kendi malı gözüyle bakmıyordu. Tersine, her şeyi ortaklaşa kullanıyorlardı. Haberciler büyük bir güçle Rab İsa'nın dirilmesine ilişkin tanıklık ediyorlardı. Tümü üzerinde yüce kayra bulunuyordu. Aralarında yoksul yoktu. Tarlaları ya da evleri olanlar bunları satıyor, satıştan sağlanan karşılığı getirip habercilerin ayakları dibine bırakıyorlardı. Sonra da gereksinimleri oranında herkese dağıtıyorlardı. Yusuf adında Kıbrıs'ta doğmuş Levi soyundan biri vardı. Haberciler onu Barnabas diye adlandırdılar. Bu adın anlamı, Yüreklendirenoğlu'dur. Bu kişi bir parça toprağa sahipti. Onu sattı, parasını getirip habercilerin ayakları dibine koydu.