HEZEKİEL 33:1-33
HEZEKİEL 33:1-33 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)
RAB bana şöyle seslendi: “İnsanoğlu, kendi halkına şöyle diyeceksin: ‘Bir ülkenin üzerine kılıç gönderdiğim, ülke halkı aralarından birini seçip bekçi atadığı, bekçi kılıcın ülkenin üzerine yaklaştığını görüp halkı uyarmak için boru çaldığı zaman; kim boru sesini işitip de uyarıyı dikkate almazsa, kılıç da gelip onu öldürürse, kanından kendisi sorumludur. Boru sesini duymuş, ama uyarıyı dikkate almamıştır; kanından kendisi sorumludur. Uyarıyı dikkate alsaydı, canını kurtaracaktı. Ne var ki, bekçi kılıcın ülkenin üzerine yaklaştığını görüp halkı uyarmak için boru çalmazsa, kılıç da gelip halktan birini öldürürse, o kişi kendi günahı içinde öldürülmüştür; kanından bekçiyi sorumlu tutacağım.’ “İnsanoğlu, seni İsrail halkına bekçi atadım. Benden bir söz duyar duymaz onları benim yerime uyaracaksın. Kötü kişiye, ‘Ey kötü kişi, kesinlikle öleceksin’ dediğim zaman, onu uyarmaz, kötü yolundan döndürmek için konuşmazsan, o kişi günahı içinde ölecek; ama onun kanından seni sorumlu tutacağım. Ancak kötü kişiyi uyardığın halde yolundan dönmezse, o günahı içinde ölecek. Ama sen canını kurtarmış olacaksın. “İnsanoğlu, İsrail halkına de ki, ‘Siz şöyle diyorsunuz: İsyanlarımızla günahlarımız bizi çökertiyor, onlardan ötürü eriyip yok oluyoruz. Durum böyleyken nasıl yaşayabiliriz?’ Onlara de ki, ‘Varlığım hakkı için diyor Egemen RAB, ben kötü kişinin ölümünden sevinç duymam, ancak kötü kişinin kötü yollarından dönüp yaşamasından sevinç duyarım. Dönün! Kötü yollarınızdan dönün! Niçin ölesiniz, ey İsrail halkı!’ “Sen, ey insanoğlu, halkına de ki, ‘Doğru kişi Tanrı'ya başkaldırırsa, doğruluğu onu kurtarmaz. Kötü kişi kötülüğünden döndüğü zaman kötülüğü yıkımına neden olmaz. Doğru kişi Tanrı'ya başkaldırırsa, doğruluğu yaşamasını sağlamaz.’ Doğru kişi için, ‘Kesinlikle yaşayacak’ desem, ama o doğruluğuna güvenip de kötülük yapsa, yaptığı doğru işlerin hiçbiri anımsanmayacak. Yaptığı kötülükten ötürü ölecek. Kötü kişiye, ‘Kesinlikle öleceksin’ desem, ama o günahından dönüp adil ve doğru olanı yapsa, aldığı rehini geri verse, çaldığını ödese, yaşam veren kurallar uyarınca davranıp günah işlemese kesinlikle yaşayacak, ölmeyecektir. İşlediği günahlardan hiçbiri ona karşı anımsanmayacaktır, adil ve doğru olanı yapmıştır; kesinlikle yaşayacaktır. “Senin halkın, ‘Rab'bin yolu doğru değil’ diyor. Oysa doğru olmayan onların yolu. Doğru kişi doğruluğundan döner de kötülük yaparsa, yaptığı kötülüğün içinde ölecektir. Kötü kişi yaptığı kötülükten döner de adil ve doğru olanı yaparsa, yaptığı bu işlerle yaşayacaktır. Ey İsrail halkı, ‘Rab'bin yolu doğru değil’ diyorsun. Her birinizi kendi yoluna göre yargılayacağım.” Sürgünlüğümüzün on ikinci yılı, onuncu ayın beşinci günü Yeruşalim'den kaçıp kurtulan biri yanıma gelip, “Kent düştü!” dedi. Akşam, Yeruşalim'den kaçıp kurtulan adam gelmeden önce, RAB'bin eli üzerimdeydi, konuşamıyordum. Sabah o yanıma gelmeden RAB dilimi çözdü. Dilim açıldı, artık konuşabilirdim. RAB bana şöyle seslendi: “İnsanoğlu, İsrail'in viran olmuş kentlerinde yaşayanlar, ‘İbrahim tek kişiyken ülkeyi miras almıştı. Oysa biz kalabalığız, ülke miras olarak bize verilmiştir’ diyorlar. Bu nedenle onlara de ki, ‘Egemen RAB şöyle diyor: Eti kanıyla yiyor, putlarınıza bel bağlıyor, kan döküyorsunuz. Yine de ülkeyi miras almayı mı umuyorsunuz? Kılıcınıza güveniyor, iğrenç şeyler yapıyor, komşunuzun karısını kirletiyorsunuz. Yine de ülkeyi miras almayı mı umuyorsunuz?’ “Onlara de ki, ‘Egemen RAB şöyle diyor: Varlığım hakkı için, viran olmuş kentlerde yaşayanlar kılıçtan geçirilecek, kırda yaşayanları yem olarak yabanıl hayvanlara vereceğim, kalelerde, mağaralarda yaşayanlar salgın hastalıkla yok olacak. Ülkeyi ıssız, kimsesiz bırakacağım, övündükleri güç son bulacak. İsrail dağları ıssız kalacak, oradan kimse geçmeyecek. Yaptıkları iğrenç şeylerden ötürü ülkeyi ıssız, kimsesiz bıraktığım zaman benim RAB olduğumu anlayacaklar.’ “Sen, ey insanoğlu, halkın duvar diplerinde, evlerin kapıları önünde senin hakkında konuşuyor. Birbirlerine, ‘Haydi, gidip RAB'den gelen sözün ne olduğunu duyalım’ diyorlar. Halk her zamanki gibi sana geliyor. Benim halkım olarak önünde oturuyor, sözlerini dinliyor, ama dediklerini yapmıyorlar. Ağızlarıyla istekli olduklarını açıklıyorlar, ama yürekleri haksız kazanç peşinde. Sen onlar için güzel sesle sevgi ezgileri okuyan, iyi çalgı çalan biri gibisin. Sözlerini dinliyor, ama dediklerini yapmıyorlar. “Bütün bunlar gerçekleşince –ki gerçekleşecek– aralarında bir peygamber bulunduğunu anlayacaklar.”
HEZEKİEL 33:1-33 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)
V E bana RABBİN şu sözü geldi: Âdem oğlu, kendi kavmın oğullarına söyle, ve onlara de: Bir memleket üzerine kılıç getirdiğim, ve memleketin kavmı aralarından bir kimseyi alıp kendileri için onu bekçi koydukları zaman; memleket üzerine kılıcın gelmekte olduğunu görünce bekçi boru çalar, ve kavmı sakındırırsa; o zaman boru sesini kim işitir de sakınmazsa, ve kılıç gelip onu alırsa, onun kanı kendi başı üzerinde olur. Boru sesini işitmiş ve sakınmamıştır; kanı kendi üzerinde olur; fakat sakınmış olsa idi canını azat ederdi. Ve kılıcın gelmekte olduğunu bekçi görür de boru çalmazsa, ve kavm sakındırılmış olmazsa, ve kılıç gelir, ve onlardan bir canı alırsa; o kendi fesadında alınır, fakat onun kanını bekçinin elinden ararım. Ve sen, âdem oğlu, İsrail evine seni bekçi koydum; ve sözü benim ağzımdan işiteceksin, ve benim tarafımdan onları sakındıracaksın. Kötü adama ben: Ey kötü adam, mutlaka öleceksin, diyince, sen kötü adama, yolundan sakınsın diye söylemezsen, o kötü adam fesadında ölür, fakat kanını senin elinden ararım. Ve yolundan dönsün diye kötü adamı ondan sakındırırsan, ve yolundan dönmezse, o adam kendi fesadında ölür, fakat sen kendi canını azat etmiş olursun. Ve sen, âdem oğlu, İsrail evine de: Siz şöyle söyliyorsunuz: Günahlarımız ve suçlarımız üzerimizde, ve biz onlarda eriyoruz; ve nasıl yaşıyabiliriz? diyorsunuz. Onlara de: Varlığım hakkı için, Rab Yehovanın sözü, kötünün ölümünden değil, ancak kötü adamın yolundan dönüp yaşamasından zevk alırım; dönün, kötü yollarınızdan dönün; çünkü niçin ölesiniz, ey İsrail evi? Ve sen, âdem oğlu, kendi kavmın oğullarına de: Günah işlediği gün salihin salahı kendisini azat etmez; ve kötü adam kötülüğünden döndüğü gün ondan ötürü düşmez; ve salih suç işlediği gün salâhından ötürü yaşamaz. Salih için: Mutlaka yaşıyacaktır, dediğim zaman, kendi salâhına güvenir de kötülük ederse, salih işlerinden hiç biri anılmaz; ve ettiği kötülükte, onda ölür. Ve kötü adama: Mutlaka öleceksin, dediğim zaman, suçundan döner, ve hak ve doğru olanı yaparsa; kötü adam rehini geri verir, soygunculukla aldığını öder, kötülük etmiyerek hayat kanunlarında yürürse, mutlaka yaşar, ölmez. İşlemiş olduğu suçlardan hiç biri kendisine karşı anılmaz; hak ve doğru olanı yapmıştır; elbette yaşar. Fakat senin kavmın oğulları diyorlar: Rabbin yolu doğru değil; ya onlar, onların yolu doğru değil. Salih adam salâhından dönüp kötülük edince onda ölecektir. Ve kötü adam kötülüğünden dönüp hak ve doğru olanı yapınca onlarla yaşıyacaktır. Fakat siz: Rabbin yolu doğru değil, diyorsunuz. Size, herkese kendi yollarına göre hükmedeceğim, ey İsrail evi! Ve sürgünlüğümüzün on ikinci yılında, onuncu ayda, ayın beşinci gününde vaki oldu ki, Yeruşalimden kaçıp kurtulmuş olan bir adam bana gelip dedi: Şehir vuruldu. Ve o kaçak bana gelmeden önce, akşamlayın RABBİN eli benim üzerimde idi; ve adam sabahlayın bana gelinciye kadar RAB ağzımı açtı; ve ağzım açıldı, ve artık dilsiz değildim. Ve bana RABBİN şu sözü geldi: Âdem oğlu, İsrail diyarındaki o harap yerlerde oturanlar: İbrahim tek adamken, diyarı miras aldı; halbuki biz çoğuz; memleket miras olarak bize verilmiştir, diye söyliyorlar. Bundan dolayı onlara de: Rab Yehova şöyle diyor: Eti kanı ile yiyorsunuz, ve gözlerinizi putlarınıza kaldırıyorsunuz, ve kan döküyorsunuz; ve memleketi siz mi mülk edineceksiniz? Kılıcınıza dayanıyorsunuz; mekruh iş yapıyorsunuz, ve herkes komşusunun karısını murdar ediyor; ve memleketi siz mi mülk edineceksiniz? Onlara şöyle diyeceksin: Rab Yehova şöyle diyor: Varlığım hakkı için, gerçek harap olmuş yerlerde oturanlar kılıçla düşecekler; ve kırın yüzünde olanı, yesinler diye canavarlara vereceğim; ve hisarlarda ve mağaralarda olanlar veba ile ölecekler. Ve memleketi virane ve şaşılacak bir şey edeceğim; ve kuvvetinin gururu sona erecek; ve İsrail dağları ıssız kalacaklar, ve onlardan kimse geçmiyecek. Ve işledikleri bütün mekruh şeylerden ötürü memleketi virane ve şaşılacak bir şey ettiğim zaman, bilecekler ki, ben RAB'İM. Ve sen, âdem oğlu, senin kavmın oğulları duvarların dibinde, ve evlerin kapılarında senin için söyleşiyorlar, ve birbirlerine, herkes kendi kardeşine: Haydin gidelim, ve RAB tarafından çıkan söz ne olduğunu işitelim, diyorlar. Ve kavm nasıl gelirse öyle geliyorlar, ve senin önünde benim kavmım gibi oturuyorlar, ve senin sözlerini dinliyorlar, fakat onları yapmıyorlar; çünkü ağızları ile çok istekli görünüyorlar, fakat yürekleri kötü kazançlarının ardınca gidiyor. Ve işte, sen onlar için, iyi çalgı çalanın, ve sesi güzel olanın çok sevimli türküsü gibisin; çünkü senin sözlerini dinliyorlar, fakat onları yapmıyorlar. Fakat bu vaki olunca (işte vaki oluyor), o zaman bilecekler ki, aralarında bir peygamber vardı.
HEZEKİEL 33:1-33 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)
RAB bana şöyle seslendi: “İnsanoğlu, kendi halkına şöyle diyeceksin: ‘Bir ülkenin üzerine kılıç gönderdiğim, ülke halkı aralarından birini seçip bekçi atadığı, bekçi kılıcın ülkenin üzerine yaklaştığını görüp halkı uyarmak için boru çaldığı zaman; kim boru sesini işitip de uyarıyı dikkate almazsa, kılıç da gelip onu öldürürse, kanından kendisi sorumludur. Boru sesini duymuş, ama uyarıyı dikkate almamıştır; kanından kendisi sorumludur. Uyarıyı dikkate alsaydı, canını kurtaracaktı. Ne var ki, bekçi kılıcın ülkenin üzerine yaklaştığını görüp halkı uyarmak için boru çalmazsa, kılıç da gelip halktan birini öldürürse, o kişi kendi günahı içinde öldürülmüştür; kanından bekçiyi sorumlu tutacağım.’ “İnsanoğlu, seni İsrail halkına bekçi atadım. Benden bir söz duyar duymaz onları benim yerime uyaracaksın. Kötü kişiye, ‘Ey kötü kişi, kesinlikle öleceksin’ dediğim zaman, onu uyarmaz, kötü yolundan döndürmek için konuşmazsan, o kişi günahı içinde ölecek; ama onun kanından seni sorumlu tutacağım. Ancak kötü kişiyi uyardığın halde yolundan dönmezse, o günahı içinde ölecek. Ama sen canını kurtarmış olacaksın. “İnsanoğlu, İsrail halkına de ki, ‘Siz şöyle diyorsunuz: İsyanlarımızla günahlarımız bizi çökertiyor, onlardan ötürü eriyip yok oluyoruz. Durum böyleyken nasıl yaşayabiliriz?’ Onlara de ki, ‘Varlığım hakkı için diyor Egemen RAB, ben kötü kişinin ölümünden sevinç duymam, ancak kötü kişinin kötü yollarından dönüp yaşamasından sevinç duyarım. Dönün! Kötü yollarınızdan dönün! Niçin ölesiniz, ey İsrail halkı!’ “Sen, ey insanoğlu, halkına de ki, ‘Doğru kişi Tanrı'ya başkaldırırsa, doğruluğu onu kurtarmaz. Kötü kişi kötülüğünden döndüğü zaman kötülüğü yıkımına neden olmaz. Doğru kişi Tanrı'ya başkaldırırsa, doğruluğu yaşamasını sağlamaz.’ Doğru kişi için, ‘Kesinlikle yaşayacak’ desem, ama o doğruluğuna güvenip de kötülük yapsa, yaptığı doğru işlerin hiçbiri anımsanmayacak. Yaptığı kötülükten ötürü ölecek. Kötü kişiye, ‘Kesinlikle öleceksin’ desem, ama o günahından dönüp adil ve doğru olanı yapsa, aldığı rehini geri verse, çaldığını ödese, yaşam veren kurallar uyarınca davranıp günah işlemese kesinlikle yaşayacak, ölmeyecektir. İşlediği günahlardan hiçbiri ona karşı anımsanmayacaktır, adil ve doğru olanı yapmıştır; kesinlikle yaşayacaktır. “Senin halkın, ‘Rab'bin yolu doğru değil’ diyor. Oysa doğru olmayan onların yolu. Doğru kişi doğruluğundan döner de kötülük yaparsa, yaptığı kötülüğün içinde ölecektir. Kötü kişi yaptığı kötülükten döner de adil ve doğru olanı yaparsa, yaptığı bu işlerle yaşayacaktır. Ey İsrail halkı, ‘Rab'bin yolu doğru değil’ diyorsun. Her birinizi kendi yoluna göre yargılayacağım.” Sürgünlüğümüzün on ikinci yılı, onuncu ayın beşinci günü Yeruşalim'den kaçıp kurtulan biri yanıma gelip, “Kent düştü!” dedi. Akşam, Yeruşalim'den kaçıp kurtulan adam gelmeden önce, RAB'bin eli üzerimdeydi, konuşamıyordum. Sabah o yanıma gelmeden RAB dilimi çözdü. Dilim açıldı, artık konuşabilirdim. RAB bana şöyle seslendi: “İnsanoğlu, İsrail'in viran olmuş kentlerinde yaşayanlar, ‘İbrahim tek kişiyken ülkeyi miras almıştı. Oysa biz kalabalığız, ülke miras olarak bize verilmiştir’ diyorlar. Bu nedenle onlara de ki, ‘Egemen RAB şöyle diyor: Eti kanıyla yiyor, putlarınıza bel bağlıyor, kan döküyorsunuz. Yine de ülkeyi miras almayı mı umuyorsunuz? Kılıcınıza güveniyor, iğrenç şeyler yapıyor, komşunuzun karısını kirletiyorsunuz. Yine de ülkeyi miras almayı mı umuyorsunuz?’ “Onlara de ki, ‘Egemen RAB şöyle diyor: Varlığım hakkı için, viran olmuş kentlerde yaşayanlar kılıçtan geçirilecek, kırda yaşayanları yem olarak yabanıl hayvanlara vereceğim, kalelerde, mağaralarda yaşayanlar salgın hastalıkla yok olacak. Ülkeyi ıssız, kimsesiz bırakacağım, övündükleri güç son bulacak. İsrail dağları ıssız kalacak, oradan kimse geçmeyecek. Yaptıkları iğrenç şeylerden ötürü ülkeyi ıssız, kimsesiz bıraktığım zaman benim RAB olduğumu anlayacaklar.’ “Sen, ey insanoğlu, halkın duvar diplerinde, evlerin kapıları önünde senin hakkında konuşuyor. Birbirlerine, ‘Haydi, gidip RAB'den gelen sözün ne olduğunu duyalım’ diyorlar. Halk her zamanki gibi sana geliyor. Benim halkım olarak önünde oturuyor, sözlerini dinliyor, ama dediklerini yapmıyorlar. Ağızlarıyla istekli olduklarını açıklıyorlar, ama yürekleri haksız kazanç peşinde. Sen onlar için güzel sesle sevgi ezgileri okuyan, iyi çalgı çalan biri gibisin. Sözlerini dinliyor, ama dediklerini yapmıyorlar. “Bütün bunlar gerçekleşince –ki gerçekleşecek– aralarında bir peygamber bulunduğunu anlayacaklar.”