LUKA 18:2-14
LUKA 18:1-14 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)
İsa öğrencilerine, hiç usanmadan, her zaman dua etmeleri gerektiğini belirten şu benzetmeyi anlattı: “Kentin birinde Tanrı'dan korkmayan, insana saygı duymayan bir yargıç vardı. Yine o kentte bir dul kadın vardı. Yargıca sürekli gidip, ‘Davacı olduğum kişiden hakkımı al’ diyordu. “Yargıç bir süre ilgisiz kaldı. Ama sonunda kendi kendine, ‘Ben her ne kadar Tanrı'dan korkmaz, insana saygı duymazsam da, bu dul kadın beni rahatsız ettiği için hakkını alacağım. Yoksa sürekli gelip beni canımdan bezdirecek’ dedi.” Rab şöyle devam etti: “Adaletsiz yargıcın ne söylediğini duydunuz. Tanrı da, gece gündüz kendisine yakaran seçilmişlerinin hakkını almayacak mı? Onları çok bekletecek mi? Size şunu söyleyeyim, onların hakkını tez alacaktır. Ama İnsanoğlu geldiği zaman acaba yeryüzünde iman bulacak mı?” Kendi doğruluklarına güvenip başkalarına tepeden bakan bazı kişilere İsa şu benzetmeyi anlattı: “Biri Ferisi, öbürü vergi görevlisi iki kişi dua etmek üzere tapınağa çıktı. Ferisi ayakta kendi kendine şöyle dua etti: ‘Tanrım, öbür insanlara –soygunculara, hak yiyenlere, zina edenlere– ya da şu vergi görevlisine benzemediğim için sana şükrederim. Haftada iki gün oruç tutuyor, bütün kazancımın ondalığını veriyorum.’ “Vergi görevlisi ise uzakta durdu, gözlerini göğe kaldırmak bile istemiyordu, ancak göğsünü döverek, ‘Tanrım, ben günahkâra merhamet et’ diyordu. “Size şunu söyleyeyim, Ferisi değil, bu adam aklanmış olarak evine döndü. Çünkü kendini yücelten herkes alçaltılacak, kendini alçaltan ise yüceltilecektir.”
LUKA 18:2-14 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)
Bir şehirde Allahtan korkmaz, ve insana riayet etmez bir hâkim vardı; o şehirde bir dul kadın da vardı; ve: Hasmımdan hakkımı al, diyerek hâkime gelirdi. Ve hâkim bir müddet istemedi, fakat sonra kendi kendine dedi: Her ne kadar ben Allahtan korkmaz, insana riayet etmezsem de, yine bu dul kadının beni rahatsız etmesinden dolayı onun hakkını alayım da, daima gelip beni incitmesin. Ve Rab dedi: Adaletsiz hâkimin ne dediğini işitin. Ve Allah onlar için sabırlı ise de, gece gündüz kendisine feryat eden seçilmiş olanlarının hakkını almıyacak mı? Size derim ki, haklarını tez alacaktır. Bununla beraber İnsanoğlu geldiği vakit yeryüzünde iman bulacak mı? Kendilerinin salih olduğuna güvenen, ve bütün başkalarını hor gören bazılarına İsa şu meseli de söyledi: İki kişi dua etmek için mabede çıktılar; biri Ferisi, obiri vergi mültezimi idi. Ferisi durdu, ve kendi kendine şöyle dua etti: Ya Allah, sana şükrederim ki, ben başka adamlar gibi, soyguncu, haksız, zina işleyici, yahut şu vergi mültezimi gibi de değilim. Haftada iki kere oruç tutarım; bütün gelirimin ondalığını veririm. Fakat vergi mültezimi, uzakta durarak, gözlerini bile göke kaldırmak istemiyordu; ancak: Ya Allah, ben günahkâra merhamet kıl, diyerek göğsüne vuruyordu. Size diyorum: Bu adam ötekinden ziyade salih sayılarak evine indi; zira kendini yükselten her adam alçaltılır; fakat kendini alçaltan yükseltilir.
LUKA 18:2-14 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)
“Bir kentte Tanrı korkusu bilmeyen, insana saygı göstermeyen bir yargıç vardı. Aynı kentte bir de dul kadın vardı. İkide bir yargıca gelir, ‘Davalımdan hakkımı ara’ derdi. Yargıç uzun süre aldırış etmedi. Ama sonunda kendi kendine, ‘Her ne kadar Tanrı korkusu bilmeyen, insana saygı göstermeyen biriysem de, beni sürekli tedirgin etmemesi için bu dul kadının hakkını arayacağım’ dedi, ‘Yoksa sürekli gelip beni canımdan bezdirecek.’ ” Rab, “Adaletsiz yargıcın ne dediğini duydunuz” diye ekledi, “Ya Tanrı? Kendisine gece gündüz seslenen seçilmişlerinin hakkını almayacak mı? Sabrı ne zamana dek sürecek? Size derim ki, onların hakkını çabucak alacak. Yine de, İnsanoğlu geldiğinde şu dünyada acaba iman bulacak mı?” Kendilerinin doğru olduğuna inanıp geriye kalanları hor gören kimilerine de İsa şu simgesel öyküyü anlattı: “İki adam dua etmek için tapınağa gitti. Biri Ferisi'ydi, öbürü ise gümrük vergisi topluyordu. Ferisi ayağa kalkıp kendi kendine şöyle dua etti: ‘Ey Tanrı, öbür insanlara –kapkaççılara, aldatıcılara, zina işleyenlere, ya da gümrük vergisi toplayan şu adama– benzemediğim için sana teşekkür ederim. Haftada iki kez oruç tutarım. Tüm kazancımın yüzde onunu veririm.’ “Vergi toplayan adam ise uzakta durup gözlerini göğe kaldırmak bile istemedi. Yalnız göğsünü dövüyor, ‘Ey Tanrı, ben günahlıya acı!’ diyordu. Size derim ki, ilki değil, ama bu adam evine doğrulukla donatılmış biri olarak döndü. Çünkü kendisini yükselten alçaltılacak, kendisini alçaltansa yükseltilecektir.”