Babil Sürgünü ZamanıÖrnek
Nehemya’nın güvenilirliği karşısında Yahudalıların güvenilmezliği
Babil’den dönen Yahudalılar bir araya toplanmıştı. Hepsi oruç tutmuş, çul kuşanmış, başına toprak serpmişti. Günahlarını ve atalarının yaptığı kötülükleri ayakta durup kabul ettiler ve Rab’be söylediler. Kutsal Kitap’ı okudular. Allah’a tapındılar.
Levililer halka, “Ayağa kalkın!” dediler, “Başlangıçtan sonsuza kadar var olan Allah’a övgüler olsun. ‘Ya Rab senin kutsal adın öyle şanlı ve büyüktür ki, bizim seni yüceltmemiz ve övgülerimiz yetmiyor.’ ”
Halk şöyle dua etti: “Tek Rab sensin. Gökleri, göklerin göklerini, bütün gök cisimlerini (güneşler, aylar, yıldızlar, planetalar, meteorlar ve asteroidler), yeryüzünü ve içinde olan her şeyi, denizleri ve içinde olan her şeyi sen yarattın. Hepsine sen can verdin. Bütün gökte olan her şey sana tapınır.
“Ya Rab, Avram'ı seçen, ona İbrahim adını veren Allah sensin. Onun sana yürekten bağlı olduğunu gördün ve onunla bir antlaşma yaptın. Ona ve onun soyuna toprak vereceğim deyip sözünü tuttun.
“Atalarımızın Mısır'da çektiklerini gördün, dualarını işittin. Firavuna karşı mucizeler, akıl almaz büyük şeyler yaptın. Çünkü atalarımızı o yabancı memlekette nasıl ezdiklerini biliyordun. Denizi yararak atalarımıza yol açtın. Denizin ortasından, kuru topraktan geçip gittiler.
“Sina Dağı'na indin, onlarla göklerden konuştun. Onlara doğru ve iyi kurallar verdin. Kulun Musa aracılığıyla buyruklar, yasalar (zakon) verdin. Onlar acıkınca gökten ekmek verdin, susayınca kayadan su çıkarıp onlara su verdin.
“Ama atalarımız gururlandı; dik başlılık edip buyruklarına uymadılar. Söz dinlemek istemediler, onların arasında yaptığın büyük şeyleri unuttular. Dik başlılık ettiler, eski kölelik yaşamlarına dönmek için kendilerine bir önder bularak başkaldırdılar. Ama sen bağışlayan, iyilik yapan, acıyan, tez öfkelenmeyen, sevgisi büyük olan bir Allah'sın. Onları terk etmedin. Kendilerine buzağı biçiminde dökme bir put yaptılar. ‘Sizi Mısır'dan çıkaran allahınız budur!’ diyerek seni çok aşağıladılar. Yine de, büyük merhametinden ötürü onları çölde (kum memleketinde) bırakmadın. Gündüz yol göstermek için bulut direği, geceleyin yollarına ışık tutmak için ateş direği önlerinde sen yürüttün. Onları öğretmek için Kutsal Ruh’unu verdin. Kırk yıl boyunca onları çölde besledin. Atalarımız orada hiç yokluk görmediler, ihtiyacı olan her şeyini verdin. Ne giysileri (bagajları) eskidi, ne de ayakları yol yürümekten şişti.
“Başka yeni memleketler, yabancı halkları onlara verdin. Atalarımıza gökte olan yıldızlar kadar kızan verdin. Onları atalarına söz verdiğin memlekete getirdin. Orada yaşayan halkları onlara teslim ettin. Yediler, doydular, beslendiler ve onlara yaptığın büyük iyiliklere sevindiler.
“Ama halkın söz dinlemedi, sana başkaldırdı. Musa ile verdiğin buyruklarına sırt çevirdiler, sana dönmeleri için onlara konuşan peygamberleri öldürdüler. Seni çok aşağıladılar. Bunun için onları düşmanlarının eline teslim ettin. Düşmanları onları ezdi. Sıkıntıya düşünce acı içinde bütün gücüyle sana yalvardılar. Onları göklerden duydun, büyük merhametinden ötürü kurtarıcılar gönderdin. Bu kişiler halkı düşmanlarının elinden kurtardı.
“Ne var ki İsrail halkı rahata kavuşunca yine senin gözünde kötü olanı yaptı. Bunun için gene onları düşmanlarının eline teslim ettin. Düşmanları onların efendileri oldu. Gene sana bütün yüreklerin ne yalvardılar. Onları göklerden duydun ve merhametinden ötürü birçok defa kurtardın. Onları terk etmedin. Çünkü sen iyilik yapan, acıyan bir Allah'sın.
“Ey Allah'ımız! Sen antlaşmana bağlı kalırsın. Güçlü, görkemli, yüce bir Allah'sın. Asur krallarının zamanından bugüne kadar acı çektik. Başımıza gelen bütün durumlarda sen hep adil (spravedlivo) davrandın, doğru olanı yaptın, biz gene hep kötülük yaptık.
“Bak, bugün köleyiz. Toprağın verdiği bütün iyi yemişlerini yesinler diye atalarımıza verdiğin bu memlekette köle olduk. Günahlarımızdan ötürü topraktan çıkardığımızın çoğunu başımıza getirdiğin yabancı krallara veriyoruz. Bizi de, hayvanlarımızı da istedikleri gibi kullanıyorlar. Büyük sıkıntı içindeyiz.”
“Bütün bu olanlardan ötürü biz İsrail halkı olarak kesin bir yazılı antlaşma yapıyoruz. Önderlerimiz, Levililerimiz ve kâhinlerimiz de antlaşmayı mühürlüyor (peçat vuruyor).” [Açıklama: İsrail halkının güdücüleri antlaşmayı mühürlemekle halk Allah'a kesin olarak bağlı kalmaya yemin ettiler.]
“Halkın geri kalanı, karıları ve anlayıp kavrayacak yaştaki oğullarıyla, kızlarıyla birlikte daha varlıklı ve avtoritetli soylardan gelen kardeşlerine bu antlaşmaya katıldılar. Allah'ın, kulu Musa aracılığıyla verdiği yasaya göre yaşamak, Efendimiz Rab’bin bütün buyruklarını, prensipleri, kurallarını yerine getirecekler diye yemin ettiler. Yerine getirmeyenlere bela okuyup ilendiler. Levililer Rab’bin işini yapsınlar diye toprağımızın ondalığını Levililere vereceğiz. [Açıklama: Ondalık demek topraktan çıkarılan yemişlerinin yüzde on (10 protsenta). Örnek: 100 levanın yüzde onu 10 levadır]
Artık Allah'ımızın Tapınağı'nı (dua evini) görmezden gelmeyip onu bırakmayacağız.”
İsraillilerin bütün tarihinde hep aynı şey tekrarlanıyor. İhtiyaçları olup zor duruma düşüyorlar. Allah onların dualarını işitiyor ve onlara merhamet edip kurtarıyor. Sonra rahatlayınca onlar Allah’ı unutuyorlar. Bu meselede Babil memleketinden kendi topraklarına döndüler ama hâlâ Babil’in komandası altındaydılar. Yani Allah onlara merhamet gösterdi ama onları tamamen kurtarmadı.
Onlar yemin ettiler ki Allah’ın buyruklarını yerine getirecekler. Böylece Allah onları Babillilerden tamamen kurtaracağını düşündüler. Ama yemin ettikleri halde Nehemya Babil’den Yeruşalim’e döndüğü zaman önderlerle halk Allah’ın buyruklarını aldırmadıklarını fark etti. Nehemya hemen kalktı her şey doğrultmaya. İsa’nın gelişine kadar bile Yahudalılar yabancı krallarından kurtulamadılar.
Kendimize bakalım. Biz de eski Yahudalılar gibi mi davranıyoruz? Sadece sıkıntı yaşadığımız zaman mı Allah’ı arıyoruz? Rahata kavuşunca Allah’ı unutuyor muyuz? Evet Allah bizi seviyor. Ama eğer Onun terbiyesini aldırmazsak kurtuluş fırsatını kaybedeceğiz. Kurtuluş fırsatı şimdi varken Allah’ı arayalım. Nehemya gibi biz de Allah’ın doğruluğu için daima uğraşalım.
Kutsal Yazı
Okuma Planı Hakkında
Bu plan Kutsal Kitap’taki olan insanları tanıtıyor. Onları sırayla yaşadıkları zamana göre anlatıyor. Onların hayatlarını ve yaşadıkları zorlukları öğreniyoruz. Onlar bizim gibi sıradan normal insanlar olduklarını görüyoruz. Onların yanlış ve doğru yaptıklarından örnek alıp öğreniyoruz. Onlar bize kuraj (cesaret) veriyor ki Allah’a güvenelim ve anlayışta büyüyelim. Onların yaşadıklarından her birimiz kendi hayatımızda örnek alıp nasıl davranmamız lazım olduğunu yardım bulabiliriz.
More
Bu planı sağladığı için Kutsal Kitap Dersleri 'ya teşekkür ederiz. Daha fazla bilgi için lütfen şu adresi ziyaret edin: https://kutsalkitapdersleri.home.blog/